İşte Ellerim :)

İşte Ellerim :)
Parmak boyası ve dayanılmaz keyfi

Geçmiş Zaman Olur ki...

8 Ekim 2010 Cuma

Hekime Yönelik Şiddet; 3 Perde.... Tabip Odası Avukatı ve Psikiyatrist ile görüşme

Bu hafta başında Tabip Odası, yönetim kurulu olarak hastane başhekimi ve ilçe kaymakamını ziyaret ederek olaya taraf olmaları gerektiğini ve dava dosyasında kurum amirleri olarak şikayet dilekçelerinin bulunmasının önemli olduğunu bildirdiler.



Dün Muğla'da Psikiyatri Uzmanı ile görüştüm. Post Travmatik Stress Bozukluğu (PTSB) tanısı ile ilaç tedavisine başlandı. İnsanın başkalarından duymaya alıştığı yakınmaları kendisinin dillendirmesi çok garip oluyor doğrusu. İlaç almak da yine aynı ölçüde garip geliyor. İlacı 6 ay kadar kullanmam gerekiyor. Hastalarıma bunu -6 ay ilaç kullanmalarını- söylemenin ne kadar kolay olduğunu, 6 ay boyunca her gün ilaç almanın ne kadar sıkıcı ve zor olduğunu, bugün, ilaç kutusunu elime alınca farkettim.

25-30 gün sonra tekrar bir görüşme yapacağız.




Tabip odasının avukatı ile de görüştüm. Dava sürecinde gerekli hukuksal desteği Tabip Odasından alacağım ama henüz daha ifade alma süreci bile başlamadı. PTSB tanısı davanın ilerleyen aşamalarında saldırganın alacağı ceza miktarını etkileyecek. Ruhsal travma varlığı ağırlaştırıcı neden olarak değerlendiriliyor. Böyle ruhsal bir travma varlığı ile desteklenmeyen davalarda saldırganın ertelenebilir bir ceza alması oldukça olası bir durummuş. Yani bir nevi "cezasızlık" durumu.. Olasılıkla 2 yıldan az bir ceza alması durumunda, "cezanın açıklanması" erteleniyor (her ne demekse..) ve kişinin 5 yıl içinde ikinci bir suçtan ceza alması durumunda her iki cezayı birlikte çekiyormuş. Ama ruhsal travma tanısı hem alınacak ceza miktarına etki ediyor, hem de manevi tazminat talep etme hakkı doğuruyormuş...

Gerek elektronik postayla, gerekse telefon ile arayarak bana destek olan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu arada, bu akşamüzeri TTB başkanı Sn. Bilaloğlu da telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti.

1 yorum:

  1. Mesleğimi yürütürken uzun zamandır üzerinde çalıştığım alan "sağlık çalışanının sağlığı". Tıp fakültesinin D2,4 ve 6 öğrencileri ile yürüttüğüm sınıf dersleri sırasında özenle üzerinde durduğum öğelerden biri şiddet. Şimdi günlük yaşamımızın "doğal" bir parçası saydığımız, çoğu kez ötekinin başına gelen şiddet yanı başımızda, arkadaşlarımızdan birini zedeliyor, yaralıyor. Çağla'nın anlattıklarına bakılırsa hasta yakının içinde bulunduğu durum yalnızca kederli ve kaygılı olmaktan kaynaklanmıyor, sosyolojik uzantıları olan bir davranış örüntüsü... Nedenler ve bunların soğukkanlılıkla tanımlanması ileride gerçekleştirilecek strateji ve koruma politikaları açısından çok önemli elbette, ancak HEMEN ŞİMDİ KORUNMALIYIZ. Hastalar ve meslektaşlardan kaynaklanan şiddet daha güç başa çıkılabilecek bir boyut olarak düşünülebilir bununla birlikte hasta yakınları kaynaklı şiddet göreli kolay engellenebilecek bir zararlı etmendir. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ŞİDDET MAĞDURU OLMASINI ÖNLEYECEK YAPISAL ve YÖNETSEL ÖNLEMLER O DENLİ GÜÇ DEĞİL. Bir eylemlilik, duyarlılaştırma süreci düşünmeliyiz.
    Alp Ergör

    YanıtlaSil

Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..