Ciddi bir dezenformasyonla tüm kamuoyunu, mahkumların silah kullandıklarına ve güvenlik güçlerinden iki kişiyi öldürdüklerine inandıran hükümet yetkilileri bu konudaki inkar tavrını hala sürdürmekte. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Adli tıp raporları, elde edilen fiziki kanıtlar durumun hiç de böyle olmadığını söylüyor.
Wikipedia'daki bahiste 19 Aralık operasyonu şu şekilde ifade edilmiş: Hayata Dönüş Operasyonu, (bazı çevrelerce kullanılan tabirle 19 Aralık Katliamı) Türkiye'de cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerinin, suç faaliyetlerini cezaevi ortamında da devam ettirmelerini engellemek ve siyasal suçluların F tipi hücre sistemine geçişi engellemek amacıyla, 20 Ekim'de başlattıkları açlık grevlerini, 19 Kasım tarihinde ölüm orucuna dönüştürmeleri üzerine, 19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevine birden yapılan, 2'si asker 30'u tutuklu 32 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı, yaklaşık 10000 güvenlik görevlisi tarafından gerçekleştirilen operasyonlara verilen resmi tanım.
"Suç faaliyetlerini cezaevi ortamında da devam ettirmelerini engellemek" cümlesi hem paragrafın anlamına hem de anlatılmak istenene uygun düşmüyor. Sanki şu şekilde yazılması daha doğru olacakmış.. "Suç faaliyetlerini cezaevi ortamında da devam etirebilmek".. Ama bu tarz bir söylem de çok fazla "resmi tarih" kokuyor.
Wikipedia, "Hayata Dönüş Operasyonu" başlığında yazılanlar için "bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır" diyor. Yazılanlar ile o dönemde medyada yazılanlıp bizim kafamıza çakılmaya çalışılanlar arasında epey bir fark var aslında. Değerlendirmek bize kalmış.
Bu operasyon sırasında Ümraniye Kapalı Cezaevi'nde Uzman Çavuş Nurettin Kurt ile Çanakkale Kapalı Cezaevi'nde Mustafa Mutlu adlı iki asker de yaşamlarını yitirmişti. İlk olarak, Nurettin Kurt’un, teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren mahkumlarca vurulduğu açıklanmıştı. Ancak Kurt’a yapılan otopside ölüme yol açan yaralanmaya “yüksek kinetik enerjili bir silahın” sebep olduğu belirlendi. Ümraniye Cezaevi’nden çıkarıldığı iddia edilen beş adet tabancanın içinde “yüksek kinetik enerjili silah” olarak kabul edilen uzun namlulu silahlar yoktu. Ayrıca silahın mahkûmlarda olmayan uzun namlulu bir silah olduğu belirlendi ve Kurt'un ölümüne yol açan silahın mahkûmlardan elde edildiği öne sürülen silahlar olmadığı belirtildi. Raporda, ölüme yol açan silahın sadece AK-47 ya da G-3 piyade tüfeği olabileceği belirtildi ve Kurt'un askerlerin silahıyla öldüğü kesinleşti.

Operasyonla ilgili (sonuçlanan) tek tazminat davası, T Bayrampaşa Cezaevi'nde askerlerin öldürdüğü Murat Ördekçi'nin ailesinin İçişleri ve Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı dava idi. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, toplam 109 milyar lira tazminat cezasına hükmetmişti ve operasyonlarıyla ilgili ilk yargı kararı: “Yaşam hakkı ihlal edildi. Ölen hükümlünün ailesine 109 milyar ödenmeli” olmuştu, diğer cezaevlerindeki operasyonlarla ilgili de bugüne kadar sonuçlanan dava yok.
Operasyonun ardından 154 hükümlü hakkında da, faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek, isyan ve intihara azmettirmek suçlarından ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. 154 hükümlü hakkında açılan davada, 2005'te Ağır Ceza Mahkemesi delil durumlarını dikkate alarak, tutuklu yargılanan yedi hükümlü'nun tahliye kararı onaylanmıştı.
'Hayata Dönüş' operasyonunun Adli Tıp raporlarını yayınladığı için Radikal Gazetesi'ne dava açılmıştı ve İstanbul 5 No'lu DGM'de görülen duruşmada Radikal Gazetesi Sorumlu Yazı işleri Müdürü Hasan Çakkalkurt ile avukatı Köksal Bayraktar beraat etmişlerdi.
Operasyonda görev alanlar hakkında açılan ve halen süren birçok dava bulunuyor.
F tipi cezaevlerinin mimarlarından olan ve Operasyon sırasında Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan ve Ali Suat Ertosun'a 2004 yılında AKP hükümeti kararıyla Devlet Bakanı Cemil Çiçek tarafından Devlet Üstün Hizmet Madalyası' verilmişti.
Bu madalya sanırım en çok "hakedenlere" yakışır.
Yaşamını yitirenler
- 1. Ahmet İbili. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar. Ümraniye.
- 2. Ali Ateş. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.
- 3. Ali İhsan Özkan. Bursa.
- 4. Alp Ata Akçayüz. Ateşli silah yaralanması. Ümraniye
- 5. Aşur Korkmaz. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.
- 6. Berrin Bıçkılar. Yanık ve ölüm orucu sonucu ölüm. Uşak.
- 7. Cengiz Çalıkoparan. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.
- 8. Ercan Polat. Karın alt kısmında ateşli silah yarası. Ümraniye.
- 9. Fahri Sarı. Kurşunla ölüm. Çanakkale.
- 10. Fırat Tavuk. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
- 11. Fidan Kalşen. Kurşun ve yanma sonucu ölüm. Çanakkale.
- 12. Gülser Tuzcu. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
- 13. İlker Babacan. Çanakkale.
- 14. İrfan Ortakçı. Çankırı.
- 15. Murat Ördekçi. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.
- 16. Murat Özdemir. Bursa.
- 17. Mustafa Yılmaz. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.
- 18. Nilüfer Alcan. Yüzü ve elleri 1. derecede yanık, duman zehirlenmesi. Bayrampaşa.
- 19. Özlem Ercan. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
- 20. Seyhan Doğan. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
- 21. Sultan Sarı. Çanakkale.
- 22. Şefinur Tezgel. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa
- 23. Ünsal Gedik. Kafasında ekimoz var. Karbonmonoksit zehirlenmesi olabilir. Ümraniye.
- 24. Yasemin Cancı. Uşak.
- 25. Yazgülü Güder Öztürk. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.
- 26. Halil Önder. Ceyhan.
- 27. Hasan Güngörmez. Ölüm Oruçcusu. Sincan.
- 28. Rıza Poyraz. Ateşli silah yaralanması, künt kafa travması. Ümraniye.
- 29. Kimliği Belirsiz. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar sonucu tanınmaz durumda. Ümraniye.
- 30. Kimliği Belirsiz. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar sonucu tanınmaz durumda. Ümraniye.
‘Hayata Dönüş’ Operasyonu'nun 2000 - 2001 Bilançosu
- Operasyon Düzenlenen Cezaevi Sayısı: 20
- Öldürülen Tutuklu Ve Hükümlü Sayısı: 30
- Hastaneye kaldırılan yaralı Tutuklu-Hükümlü: 237
- Yaşamını Yitiren Asker: 2
- Yaralanan Asker sayısı: 6
- Edirne F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 348
- Kocaeli F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 340
- Sincan F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 341
- Kartal F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 67
- Bakırköy Kadın Ve Çocuk Tutukevine Sevkler: 45
- Açlık grevi süren cezaevi: 41
- Operasyon öncesi ölüm orucunda olanlar: 259
- Operasyondan sonra ölüm orucunu sürdürenler: 357
- Açlık Grevini Sürdürenler: 1656
- Operasyonu Protesto sırasında Gözaltına Alınanlar: 2145
- Operasyonu Protesto Edenlerden Tutuklananlar: 58
- Copla tecavüz iddiası: 8
- Operasyon sonra basılan kültür merkezi, dernek, parti binası: 18
- Mühürlenen dernek sayısı: 2



Devletin görevi suçlu olup olmadığına bakmaksızın tüm vatandaşlarının can güvenliğini sağlamaktır. Hele hele özgürlüğünden mahrum edilmiş kişilerin can güvenliği tamamen devletin sorumluluğundadır. Devletin mahkumlarla pazarlık etmeyeceği vb. bahanelerle, var olan durumu yönetmek yerine onu şiddete başvurarak bastırmak devlet olmanın gereği değil, yönetmek için yetkilerle donatılmış olanların basiretsizliğidir
Tabii bu, devletin sizin için ne ifade ettiğine bağlı. Eğer devletin varlığı için varlığınız "armağan" olacaksa çok doğal ama benim varlığım hiç kimseye armağan olmasın. Ben kurban değilim ve olmayı da reddediyorum Devlet, benim için var olsun. Devlet bana hizmet etmek için, benim mutluluğum için varlığını sürdürsün.
Bugün gazetelere yeni bir haber düştü.. Bu operasyonlarda görev almış eski bir uzman çavuş, mahkemedeki ifadesinde resmi söylemlerin aksine cezaevlerindeki tutuklulara ateş edildiğini, bilinmeyen gaz bombaları ile saldırıldığını, ve benzinle ıslatılmış battaniyeler verilerek yakıldıklarını anlattı...
YanıtlaSil