1 Ocak 2011 itibariyle tüm Türkiye, Aile Hekimliği sistemine geçmiş olacak. Sağlık Ocaklarındaki çalışmayı burun kıvırarak küçümseyen, ellerini ovuşturarak bir an önce Aile Hekimliğine geçip de "hak ettikleri" paraları almayı hayal edenler için bir AH.nin yazdığı aşağıdaki yazıyı okumalarını tavsiye ediyorum. Kendisine ulaşıp iznini alma şansım olmadı ama sanırım anlattığı gerçeklerin daha çok hekim tarafından okunmasında bir sakınca görmez. Ellerine, kalemine sağlık Dr. Şükrü Ceylan.
-------------------------------------------------------------------------------
Günde 70-80 hasta bakıyorum, gelen telefonlara cevap veriyorum, kendi doktorunu şaşıran kişileri bilgilendiriyorum, sağlam bebek ve çocuk muayenesi ve aşı sorunları ile ilgilenirken, okul muayeneleri de yapıyorum, kronik hastalık takibi yapıyorum, gelen yazılara cevap yetiştiriyorum, ASM sorunları (Yakıt, elektrik, su, diğer tamirler ) ile ilgileniyorum, AHBS ye veri girmeye çalışıyorum, AHBS sorunlarını çözmeye çalışıyorum, nöbet hizmeti veriyorum, müdürlük toplantılarına katılıyorum. Vs vs. Aile Hekimi olarak bunlara yeterim, sorun değil.
Bir de arkadaşınız yıllık izne çıktığında yerine vekalet ederseniz yukarıdaki işleri 2 ile çarpın. Bir Aile Hekimi olarak bunu da tolere ederim, bu da sorun değil.
Peki, bu zaman içinde benim "biricik" hemşirem (Aile Sağlığı Elemanı) ne yapıyor?
Baktığım günlük 70-80 hastaya sıra veriyor, düzenli olarak muayene olmasını sağlıyor, her muayene ettiğim hastanın protokol defterine ayrıntılı olarak kaydını yapıyor, benim yada hastanın isteği üzerine tansiyon, nabız, ateş ölçümü yapıyor ve bu bulgular yüksek çıkarsa gerekli müdahaleyi yapıyor, hastaların özel sorularına cevap veriyor, bebek aşısı ve takibi yapıyor, gebe takibi yapıyor, loğusalarla ilgileniyor, 15-49 yaş kadın takibi yapıyor, günde 10 kadar pansuman yapıyor, günde 25 enjeksiyon yapıyor, günde ortalama 7-8 serum veya ilaç takibi yapıyor, birime gelen telefonlara cevap veriyor, ay sonu çalışmalarını (yaklaşık 20 adet form doldurup) yapıyor, Müdürlüğün istediği diğer yazılara cevap hazırlıyor, halkı sağlık konularında eğitiyor, aile planlaması konusunda ilgili kişilere eğitim veriyor, bu arada birimin tüm ihtiyaçlarını (bulunması gereken malzemeler, temini gerekli ilaçlar, malzemelerin temiz olarak kullanıma hazır hale getirilmesi vb) tespit ediyor ve temini için çalışıyor ve bunlardan zaman kalırsa hizmet içi eğitime katılıyor elbette ki! Bunları yapabilmesi için gün içinde çalıştığı 8 saatin tamamını, nefes almadan ve dinlenmeden çalışıyor!
Bir de hemşire arkadaşı yıllık izne çıktığında yerine vekalet ederse yukarıdaki işleri 2 ile çarpın. Ve lütfen okurken empati yapın!
Ve bunların üstüne birde mesai dışında ayda 1 veya 2 nöbet tutuyor! Haftada 1 nöbet tutan hekim ve hemşirelerin durumunu ben bile hayal edemiyorum, bunu siz düşünün! Ve adlıkları maaş en fazla 1600YTL.
Düzce'de Aile Hekimliği başladığı ilk günden bu yana eksiklikler olduğunu olduğunu hissettik! Nedir sorun diye sorduk kendimize? Sorun: Zamandı! Biz bazı işleri yaparken bazı işlere de zaman kalmıyordu. Kayıt, poliklinik, aşı, takip ve diğer işler derken fark ettik ki sahaya gereken zamanı ayıramıyoruz. Ayıramadık, ayıramazdık, elimizden geleni yapıyorduk ama yetemedik! Anladık ki teorisyenler hatalı kurgulamışlardı sistemi! Ve yoklardı da ortada!
Yalnız kaldık.
Sis bastı, karardı ortalık. Karanlığa sevgimizi kattık, damarlarımızda "asil" kan vardı ve yola çıktık. Karanlık ve sis içinde engellere çarpa çarpa yolumuzu bulduk. Tek emelimiz vardı: doğruya ulaşmak. Her zaman yaşadıklarımız doğrultusunda yorum yaptık, her zaman doğruyu savunduk, her zaman da doğrunun yanında dimdik durduk! Asıl görevimizin koruyucu hizmetler olduğunu düşünerek bizler aşı ve takiplere özel önem verdik. Bakmayın siz bizim AHBS denen ve kendini program sanan illet nedeniyle ve yanlış uygulanan performans kriterleri yüzünden kesintiye uğradığımıza.
Peki bu çok kolay mı oldu? Hayır! Bu ne pahasına oldu? Gezi yapamadık! (mobil hizmet verilen yerleşimler hariç) Eksiğimiz budur! Gezi yapamayınca ne oldu peki? Yatalak hasta muayenesi ve tedavileri aksadı, yani kayıt edilen kişiler ziyaret edilemedi ve her şeyden önemlisi de gebe tespitleri zamanında yapılamadı, 16 haftadan sonra gebeler tespit edildi veya doğumdan sonra hiç gebelik takibi yapılmayan ve kucağında bebek ile gelen (maalesef ki bebek aşıları eksik) anneler oldu! Bu şartlarda, tespiti yapılamadığı için takibi yapılamayan gebenin sorumluluğu ve gebe bilinmediği için doğan çocuğun hepatit 2 aşısının yapılmamasında sorumlu olan sizce kimdir?
Lütfen yazıyı en başından tekrar okuyup cevap verin, kim suçlu?
a-) Hemşire
b-) Doktor
c-) Sistem
d-) Bilgi yetersiz
e-) Diğer
1 Aile Sağlığı Elemanı(ASE) uygulamayı sağlıklı götürmeye yetmiyor! Geçekten yetmiyor, 2. ASE gerekiyor! Hekim poliklinikten çıkamıyor, ASE de takip-aşı-enjeksiyon-pansuman-
1-) Poliklinik hizmetleri:
Günlük 60–80 arası poliklinik hizmetinin sağlıklı işlemesi bile başlı başına bir sorun ve sevk zorunluluğu da yok üstüne üstlük, zorunluluk olunca günlük başvuru sayısı yaklaşık %40 artıyor! Hastalara sıra numarası vereceksiniz, sırayla muayeneye yönlendireceksiniz, muayene sonrası kayıt-kuyudat işleri ile ilgilenmek 1 kişilik hizmet ediyor. Bu poliklinik hizmetini iyi yürütmek aile hekiminin vitrini olduğu için iyi işliyor.
Puanı: 100
2-) Aşı-takip-eğitimler (gebe-
Bu konular da da başarılıyız, çünkü konuyu teşkil eden unsurlar Aile Hekiminin prestiji.
Puanı: 100
3-) Yazışmalar:
Bunu mecburen yapıyorsunuz! Yapmazsanız, ya yaptıklarınızı yansıtamıyorsunuz veya TSM kılıcı kafanızın üstünde gezinip duruyor! Mecburen!
Puanı: 95 (çünkü acele ile yazdığınız ay sonu çalışmalarında rakamlar tutmuyor veya yazıların bazıları unutuluyor!)
4-) Aile Hekimliği Bilgi Sistemi (AHBS) kayıt durumu:
Sentimin programı içler acısı arkadaşlar! O bir "program" değil O bir "ömür törpüsü"! Tek avantajı var, bedava! Sadece AHBS değil tabi bu törpü, Sentim ve Bakanlık bilgi işlem merkezide ömür törpüsü! Ben hiç bu kadar çok çalıştığını düşünüp de silsile şeklinde hata yapan başka 2 kurum ve kuruluş tanımadım ömrümde! (Her iki kurumla da her ortamda konuyu tartışmaya ve "silsile hata" yaptıklarını anlatmaya hazırım!) Aile Hekimlerinin program ve ilgili kurumlara güveni yerlerde sürünmektedir.Bu bilgi ışığında AH nin AHBS ye bilgi girişi yeterli midir? Bebek takip ve aşıları ile gebe takipleri %100 giriliyor. Duygusal nedenle, prestij meselesi yani! Ama muayenelerin en fazla %20'si ancak giriliyor. Bu kadar sorunla uğraşırken, program sorunlu iken, her versiyon değişikliğinde veri kaybederken elbette biz de bu kadar veri girebiliiriz!
Puanı: 25
5-) Ev Ziyaretleri: (İlk kayıt, kronik hasta ve diğer ev ziyaretleri dahil, Mobil Hizmet hariç)
Bu hizmetin nasıl verileceği bizlerce anlaşılamamıştır? Ev ziyareti için hangi zamanı kullanabileceğimize dair sağlıklı bilgi alamadık ki! 8 saatlik mesaimizin hangi saatini ayırmalıyız bu konuya? Belirli değil! Yöneticilerimizin dahiyane çözümü şu oldu: siz bize her ay başı gezi programınızı yazılı bildirin, haftada şu kadar saate kadar ev ziyareti yapabilirsiniz, ziyaretinize çıkarken de yerinize bakacak AH ve ASE ile anlaşın ki geride kalan hastalar sorun çıkarmasın! Ve ay sonunda nereler gittin bana bildir! Bu ziyareti AH veya ASE yapabilir, tercih sizin! Ama çalıştığın kurumda hasta Muayenesi aksarsa canını yakarım! Bir Ev ziyareti yapmak isterseniz, iş yükünüz ne olur?
1-Aylık Plan yap ve bildir. Hekimin bu tarz bir plana uyabilmesi ne kadar gerçekçi?
2-Başka AH ve ASE ile anlaş ve bildir. Anlaşamazsak ne olacak? Görev iptal mi!!!!
3-Ev ziyareti yap. Sabah yediğini unutan kişileriz, 1 ay önceden AH tarafından planlanan ve haber de verilmeyen bir ziyarete "ev sahibi" olarak nasıl uyarsınız? Veya niye uyarsınız?
4-Aylık Geri bildirim yap.
AH poliklinikte boğulurken, ASE ise diğer işlerde telef olurken neyi, nasıl yapalım ki? Sonuç; Tam bir fiyasko Uygulanmıyor yani.
Puan: 1(Bir) ;100 üzerinden (tanıdığım 1 kişi bunu uygulamaya çalışıyor)
6-) Nöbet Hizmeti:
Tam bir angarya! Aile Hekimliğinin kalbine saplanmış kör hançer! Aile Hekimliğinin açmaz noktası! Popülizmin en babası! Yöneticilerin hitap ettiği kitleye bir armağanı! AH ve ASE' na her ay 1 veya 2 kez uygulanan işkence! (Bu en uygunu bence)
Yıllar önce de dediğim gibi (2006 yılı idi!) Nöbet hizmeti poliklinik hizmetinin devamı gibi görülmemelidir.Kronik ilaç yazdırma, başvuran her hastanın muayenesi (3 gündür ateşi olan, 5 gündür karnı ağrıyan, gündüz çalıştığı için akşam gelen kişilerin ÜSYE tedavisini vermek gibi) algılanmamalıdır.Gerçekten o anda hastalanarak hekime ihtiyacı olan kişlerin ulaşacağı bir yapıya kavuşturulmalıdır. "Gerçek Acil Vaka" standartları belirlenmeli. Standardı belirleme işi ise Etik kurullarca yapılmalı. Siyasetçiler veya hangi seviyede olursa olsun yöneticilerle asla yapılmamalı!
Puanı: 3 (Gerçek acil hasta oranı %3)
7-) Angaryalar:
Lütfen sizler angaryalara devam eder misiniz?
1-) Nöbet
2-) ..............................
Pandora'nın kutusu açıldı, daha çok yazılacak konu var ama sonraya.
Saygı ve Sevgilerimle.
Dr.Şükrü Ceylan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..