İşte Ellerim :)

İşte Ellerim :)
Parmak boyası ve dayanılmaz keyfi

Geçmiş Zaman Olur ki...

28 Şubat 2011 Pazartesi

MİCROSOFT'un OFFİCE Cinliğine HAYIR!!


Hepimiz öyle ya da böyle, bilgisayar ile tanışıyoruz. İş yerinde neredeyse herşey bilgisayar marifetiyle kotarılıyor. "O da ne ola ki?" diyenlerin bile farkında olmadan bir çok işi bilgisayar marifetiyle hallediliyor. Marketlerden fiş, nüfustan belge, sağlık kurumlarında reçete vb. vb. alıyorsak bilgisayara bulaşmışız demektir. İlla ki elimizin altında bir tanesi bulunması gerekmiyor. Ama bilgisayar kullananların işi bu makinelere yaptırabilmesinin yolu kimi özel programları bilgisayarlarına kurmaları ile mümkün olabiliyor. 

Windows
O özel programların en popüleri Windows ve PC'lerin en yaygın işletim sistemi. Macintosh'lar ise habire yeni isimlerle yeni sürümleri çıkan Mac Os'lara bağımlı. 

Mac OS X
Bu iki yaygın platforma alternatif olarak geliştirilen "açık kaynaklı", paylaşıma açık, ücretsiz kullanılan programlar da var. Linux, tüm dünyada kabul gören, neredeyse her dilde yeni versiyonları geliştirilen bir platform.

Linux

Bu programlar bizim için bilgisayarları kullanılabilir aletler haline getiriyorlar. Ama ne yapacağımızı bu programlar aracılığı ile çalıştırdığımız daha farklı programlarla belirliyoruz. Elektronik posta göndermek için bir posta programı, internete girmek için başka bir program, film izlemek için başka, yazı yazmak için başka.... Ve neredeyse kullandığımız her programı bedeli karşılığı satın almak durumundayız. Nerdeyse diyorum, çünkü açık kaynaklı programlar dışında "korsan" sitelerden indirilen "kırık" programlar da var.

Bill Gates
İşte, Microsoft'un sivri zekası bu işin de üstesünden gelmemize yardım etmiş... Üreticisi olduğu programları, Windows işletim sistemi yüklü olarak satılan bilgisayarlara kimi programları "ücretsiz" olarak yükleyerek bizlere "sunmuş". Eşeğin önüne sopaya bağlanarak uzatılan ot misali, sundukları her şeyi işin doğası kabul ederek "standart" zannetmeye başlamışız. Bu konu, uluslararası mahkemelerde Microsoft'un tekel oluşturduğu yönünde aldığı kararlara kadar vardı.

Özellikle Office programları bu konuda özel bir öneme sahip. O hale geldi ki, yazı yazmak, resim gösterisi yapmak, tablo ve grafiklerle birşeyler yapmak isteyen herkes Office kullanır hale geldi. Herkesin bu programı kullanabilmesi, bilgisayarlarda yüklü olması bir ön şart oldu. Bill Amca da boş durmadı tabii, herkesin kesesine göre farklı yapabilirlikleri olan programlar satmaya ve lisanssız kullanımları da telif hakları yasalarıyla dava etmeye başladı.
Bu durumu kırmaya yönelik girişimler sonunda açık kaynaklı "Linux" sisteminin oluşturulmasına kadar vardı. Office'nin yaptığı her şeyi yapabilen, onun yaptığı her belgeyi tanıyabilen bu program için kimi ülkeler özel  ekiplerle kendi gereksinimlerini karşılayan versiyonlar yarattılar. Türkiye de bu ülkelerden birisi ama sopanın ucundaki otu yemeye alışmış olanlar Office'den vazgeçemiyorlar bir türlü. Kamuda kullanılan bilgisayarlarda bu programın kullanılması zorunluymuş, başka ve ucuz (hatta ücretsiz) bir alternatif yokmuş gibi ısrarla kamu kurumları için oluşturulan yazılımların bu program ile uyumlu olması şartını getiriyorlardı.

Sonunda iş iyice çığırından çıkmış ve Office programının bir uluslararası standart olması (ISO - International Organisation for Standardization) girişimleri başlamış. Bunun kimi sakıncalarının olmasının yanı sıra Microsoft tekelini güçlendireceği kesin bir gerçek. Open Office sitesinde yaratacağı sakıncalar sıralanarak bu işin durdurulmasına yönelik bir imza kampanyası başlatılmış. Aşağıdaki linke tıklayarak sayfaya ulaşıp bildiriyi okuyabilir, nedenler sizin için de uygunsa kampanyaya  katılabilirsiniz.

http://www.noooxml.org/petition-tr

Haydi, haklarımıza sahip çıkalılm, başkalarının bizim için açtığı tezgahları devirelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..