25 şubat..
Sonunda geldi çattı...
Saat 09.45'te Yatağan adliyesindeydim. Hastanede benimle birlikte şiddete uğrayan Güvenlik Görevlisi arkadaşım Dursun orada bekliyordu. Mahkemeden gelen celp kağıdında duruşma saati 09.45 olmasına rağmen hakim daha duruşma salonuna dahi girmemişti..
Sebep?...
Başka bir mahkemede daha görevli olduğu için, farklı bir salonda çalışıyormuş. Açıkçası, mahkemenin adını anlayamadım; dosya üzerinden karar veriliyormuş ve 70 dosya varmış....
Muğla Tabip Odası başkanı Naki Bulut ve Yönetim kurulundan Hasan Akpınar geldiler destek vermek için. Herkesin daha sonrası için işi vardı doğal olarak ve geç başlayacağı belli olan duruşmalarda öncelik alıp alamayacağımız konuşuldu. Mahkeme kalemine gidip bizim dosyanın durumuna baktım; 4. sıradaymışız. Ama bizden önceki duruşmalara katılacak olanların hepsi gelmiş; o nedenle bir değişiklik yapılması mümkün olmadı... Eh, sıramıza razıyız elbet...
Hakim saat 10.30 sıralarında beri salona geçti. Bizim hesaba göre olay hızla ilerler, öğle olmadan çıkarız. Öğleyin saat 12.30'da Naki ve Hasan, Muğla Devlet Hastanesi Acil Servisi önünde "Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet" konulu bir basın açıklaması yapacaklar. Ama duruşma salonuna giren çıkmıyor bir türlü. Ya da biri çıkıp diğeri giriyor. Sonunda zaman iyice daralıyor ve saat 11.45 sıralarında onları uğurluyorum.
Onlar da gittikten sonra bize saldıran tiplerin koridorda oturduklarını farkediyoruz. Gözgöze gelmekten kaçınarak çağırılmayı bekliyoruz. Mübaşir, öğle arasını bizi içeri aldıktan sonra vereceklerini söyleyerek bizden sonrası için bekleyenleri kovalıyor. "Saat 1'de gelin" diyor. Bir kısım insan ise asılı listeye bakıp sıranın o gün gelip gelmeyeceğini tartıyorlar. Mübaşirin yardımıyla o gün için şanslarının olmadığına ikna olup gidiyorlar.
Çağrıldığımızda saat 12.30 sıraları. Önceden kimliklerimizi almışlar, kimlik kayıtlarımız yapılmış durumda. İki adet ekran iki ayrı masanın üzerinde. Yazıcının yaptığı herşeyi görüyorsunuz. Söylediklerinizi gözünüzün önünde kayda geçiriyorlar. Ki, sonradan okumak için zaman kaybedilmesin.
Aramızda anlaşıp anlaşmadığımızı soruyor hakim önce. Saldırganlara sabıkalarının olup olmadığı sorusuna "yok" diye yanıt veriyorlar. Ama hakim kül yutmuyor; dosyada kayıtlı sabıkaları. Zılgıtı basıyor "ne yalan söylüyorsunuz" diye.. Hepimiz ellerimiz önümüzde kavuşmuş vaziyette "süt dökmüş kedi" misali dikiliyoruz hakimin karşısında. Herkes diyeceklerini diyor; şiddet uygulamadıklarını iddia ediyorlar. Hatta ve hatta Dursun'un onları darp ettiğine kadar vardırıyorlar işi... Ama dikkatimi birşey çekti; yemin ettirmediler hiçbirimize. "Çarpılacaksınız" diye geçirdim içimden ama yemin işinin olmadığını sonradan farkettim.
"Sen önceden vermişsin ifadeni. Duruşmaya gelmen gerekmiyordu" diyor hakim. Bildiğimi, orada olmak için geldiğimi söyleyince "peki" deyip kestirip atıyor. Sonunda karar faslına geliyoruz. Sanıyorum aramızda "sulh" olmayacağı anlaşıldı ki "görevsizlik" kararı vererek dosyayı "asliye ceza" mahkemesine şutluyor.
"Sen önceden vermişsin ifadeni. Duruşmaya gelmen gerekmiyordu" diyor hakim. Bildiğimi, orada olmak için geldiğimi söyleyince "peki" deyip kestirip atıyor. Sonunda karar faslına geliyoruz. Sanıyorum aramızda "sulh" olmayacağı anlaşıldı ki "görevsizlik" kararı vererek dosyayı "asliye ceza" mahkemesine şutluyor.
Yeni duruşma tarihi yeni mahkeme tarafından bildirilecek.
Bugünlerde Aile Hekimliği birimlerine "HİZMET STANDARTLARI TABLOSU" hazırlatılıyor, yakında görülür yerlere asılmış olacak. O birimde yapılan işleri en fazla ne kadar zaman içinde yapacağınızı insanlara deklare edeceksiniz. Örneğin; hasta muayenesi 1 saat.. "Buraya gelen bir kişi en geç bir saat içinde muayene olur" diyorsunuz. İşin taahüt edilen zamanda yapılmaması durumunda, silsile olarak şikayet edebilecekleri kişilerin telefon ve adresleri de yazılı..
Diyorum ki, tüm kamu kurumlarına bu taahütnameden asılsa. 09.45 davası en geç kaç saat sonra tamamlanacaktır, birileri bize söylese. Ve saat 12.45'te biten ya da o gün bitmeyip ertesi günlere sarkan davalar için biz de hak arayabilsek...
Doğal olarak yargıdaki iş yükü bahane edilecektir.Sağlık sorunlarının çözümü için biz hekimlere yapılan dayatmalara karşılık, bir hekim arkadaşın kaleme aldığı "Yargıdaki iş yükü ile ilgili sorunlara yönelik çözüm önerileri" adlı yazıyı okumanızı öneririm.
:)
YanıtlaSilBen de kendi mahkeme hikayemi aktarayım. Acil Servis nöbetimde alenen hakarete ve işimi engelleyecek tarzda darp tehdidine maruz kaldım. 24.07.2010 tarihindeki olaya ilişkin şikayette bulundum. İlk duruşma için 27.01.2011 gününe tarih verildi. Bu duruşma "hakim gelmediği" için yapılamadı ve mübaşir 10.05.2011'e ertelendiğini bildirdi.
Yüce adaletin gerçekleşmesini beklemeye devam ediyorum.
Hepimize şiddetten uzak çalışma ortamları ve sağlık diliyorum.
Saygılarımla
Cemil Galioğlu