Gün geçmiyor ki yeni saldırı haberleri ile karşılaşmayalım. Aslında bu durumu takip etmek çok zor. Ne medyada yer alıyor, ne resmi kurumlar tarafından tepki veriliyor, ne de duyulabilenlerle ilgili doyurucu bilgilere ulaşılabiliyor. Okuyup duyduklarımı ben buradan iletmeye çalışacağım. Sizlerin de haberdar olduğunuz durumları bana bildirmenizi rica ediyorum.
Yapılan saldırıları aktarırken kullanılan dilin bana sevimsiz gelen bir yönü var. Durum sadece "DOKTOR"ların gördüğü şiddet üzerinden aktarılıyor. Ama aslında durum tüm sağlık personelinin sorunu ve fiziksel saldırıyı her kim görürse görsün, o gün orada çalışan herkes ruhsal bir travma yaşıyor. Hatta bunun duyulmasıyla çapı giderek genişleyen bir travma halkası oluşuyor. Hastaları ile ilişkilerinde gittikçe geri çekilen, sessiz ve içe kapanık, insiyatif kullanmaktan kaçınan bireyler haline geliyoruz.
Son olay(lar) iki hafta önce meydana gelmiş ve bir doktor arkadaşın -anladığım kadarıyla- zygoma kemiği kırılmış. Farklı gazetelerde 11 ve 12 kasım tarihlerinde yayımlanmış. İlginç olan ise, yaygın ulusal medyada yer almayan bu haberin (Sadece Vatan'ın internet sitesinde yer verilmiş) dinci medyada geniş yer bulmuş olması.
TTB ve Denizli Tabip Odası bu konuda bir bildiri yayımlamış. TTB'nin yayımladığı bildirinin başlığı ise "Hekime yönelik şiddete seyirci kalmayacağız!"..
Ben merak etmeye başladım; bildiri yayımlamak dışında TTB'nin bizler için yapabildiği başka birşey yok mu acaba? Bunu yapınca ses çıkarmış mı oluyoruz? Sesimizi kim/kimler duyuyor? Artık bu konuda farklı ve sesimizi duyuracak girişimlerde bulunmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. "Sen, ben, bizim oğlan" dışında başkalarının da bu durumdan haberinin olması gerekmiyor mu?
Zaman gazetesinin haberine ulaşmak için tıklayınız..>>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..