İşte Ellerim :)

İşte Ellerim :)
Parmak boyası ve dayanılmaz keyfi

Geçmiş Zaman Olur ki...

28 Nisan 2011 Perşembe

Sağlık Çalışanları 19-20 Nisan'da G(ö)revdeydi...

Önceki yıllarda TTB'nin çağrılarıyla yapılan G(ö)rev etkinliklerine katılımdaki isteksizlik ve yetersizlik Milas'taki deneyimin pek de başarılı olmayacağı kuşkusunu doğuruyordu. Nitekim çalıştığım Aile Sağlığı Merkezindeki arkadaşlarla G(ö)rev'e katılımı konuştuğumda yalnız kaldığımı anladım. Diğer Aile Sağlığı Merkezindeki durum da, bir arkadaş dışında farklı değildi. Sonuçta pozisyonumuzu, ASM'lerden G(ö)rev etkinliğine bulunduğumuz yerden destek vermek olarak belirledik. Hastaneden de bu durumun farkında olunduğu, bizim ikinci basamak polikliniklerine hasta yönlendirmeyerek onlara destek vermemizin yeterli olduğu sinyali geldi. 

19 Nisan sabahı diğer arkadaşlar polikliniklerde çalışmaya başladıklarında, ben çoktan hastanenin yolunu tutmuştum. Hastanede bu işi takip eden arkadaş, polikliniklerin çoğunun açılmayacağını, diğer hekim arkadaşların G(ö)revi destekleme sözü verdiklerini söylemişti. Ana girişten içeriye girdiğimizde içimi bir sıkıntı kapladı çünkü poliklinik koridoru insandan görülmüyordu. “Off” dedim, “offf....” Sonra anlaşıldı ki, hastane müdürü sabahleyin görevli personele muayene için sıra vermelerini buyurmuş.Yetmezmiş gibi, hastalara G(ö)rev açıklaması dağıtan hekim arkadaşı "Polis" çağırmakla tehdit etmiş..

Sıra bekleyen kişileri geri çevirmenin zorluğu.. Polikliniklerden birine girip, hekim arkadaşa sitemkar bir bakış atınca, “muayene etmesine rağmen ilaçları resmi reçeteye çevirmediğini, verilen sırayı eritince yeni hasta almayacağını” ifade etti. Şöyle bir hastane turu atıp ASM'ye geri döndüm. Ama öğleyin hastane bahçesinde yapılacağı söylenen basın açıklaması için tekrar gittim; arkadaşlar açıklamayı benim okumamı uygun gördüler.


Öğleden sonra poliklinik yaptım. Gelenlerin yüzünde pişkin, pis bir sırıtma.. 

-Bugün greviniz varmış....
-Evet, bunu bilmenize rağmen gelmişsiniz! (Grrr...)
-Benim ilaçları yazıver de sonra başla greve...
-İncelik gösterip(!) grevimize destek olmaya buraya kadar gelmişsiniz, geri gönderir miyiz sizi; buyrun geçin.... (Hırs hırs....)

Çok şükür ki, pek fazla gelen olmadı. Babam bile, hiç beklenmedik bir şekilde, kalçasındaki şiddetli ağrıya rağmen Perşembe gününe kadar beklemek gerektiğini söyledi!

Çarşamba günü eğitim için Muğla'ya çağrıldık. Kısa süren eğitim seansından sonra soluğu Muğla Devlet Hastanesinin bahçesinde aldık. 

Coşkulu kalabalık, kararlı bir duruş, halkın desteği... İşte, sahnelerimizde görmek istediğimiz türden hareketler... 

Lokmalar yenildi,balonlar patlatıldı, sloganlar atıldı. “Orada” olmanın insanın kendisini özel hissettirdiği, tüm sağlık çalışanlarının aynı geminin içinde batmakta olduklarını farkederek ilk kez birlikte direnebildiği, katılmayanların içlerinde birşeyleri eksik hissedeceği G(ö)rev, içimde umut çiçeklerini yeşertti. TTB'nin kararlı duruşu ve Bakanlığın hamlelerine karşı geliştirdiği çözümler, sanırım çıkılan yolun bundan sonrasında daha kalabalık ve kararlı olmamızı sağlayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..