İşte Ellerim :)

İşte Ellerim :)
Parmak boyası ve dayanılmaz keyfi

Geçmiş Zaman Olur ki...

18 Ekim 2011 Salı

KORKU BİLİNÇLE YENİLİR

Dr. Erdal Atabek'in içinde bulunduğumuz "felç" haline ilişkin bir yazısı... Sanırım hepimizin okuması, çıkarımlarda bulunması gereken bir yazı...


KORKU BİLİNÇLE YENİLİR

Bilinçli korku; koruyucu bir duygudur. Saldırgan bir köpeğe duyulan korku insanı kurtarır. Ancak, “köpek saldırır” diye sokağa çıkmamak sağlıksızdır. Bu durumda bilinç devre dışı kalmıştır. Koruyucu sistem yanlış alarm vermektedir. Nevrotik davranışlar, panik ataklar böyle oluşur. Çözüm bilinçli olmaktır.


Korkulan nesne, durum her neyse ”önce tanınır”. Sonra da gerçek boyutlarına indirgenir. Korku, artık başa çıkılabilir bir duruma indirgenmiştir. Bilinç korkuyu yenmiştir. Korkunun bilişsel terapisinin psikolojik anahtarı da budur. Saldırabilecek bir köpek gene korkutur, ama artık kaçabilir ya da siz köpeği korkutabilirsiniz. Korkunun yarattığı zihinsel felç sona ermiştir.

Korkuya karşı üç önemli aşamamız gelişir.

Bilinçlenme.

Örgütlenme.

Harekete geçme.

Bireysel ölçekte de toplumsal ölçekte de yapılması gereken, bu üç aşamanın gerçekleştirilmesidir. Birey ölçeğinde korku nesnesini tanıyarak “bilinçleniriz”. Duygularımızı düşüncelerimizi davranışlarımızı aynı doğrultuda örgütleriz. Buna gerek vardır çünkü korku olgusunda duygularımız ile düşüncelerimiz çatışmakta davranışlarımız hareketsiz kalmaktadır. Dengemizi kurduktan sonra da harekete geçeriz. Bu üç aşama ile korkumuzu yenmiş irademize yeniden egemen olmuşuzdur.

Toplumsal ölçekte de yine üç aşama vardır. Öncelikle korkumuz konusunda bilinçlenmemiz ilk koşuldur. Nelerden korkmaktayız? Neden korkmaktayız? Ne zaman ve nasıl oluşmuştur bu korkumuz? Bunu öğrendikten sonra “örgütlenmemiz” zorunludur. Toplumsal ölçekte güçlerin birleşmesi ancak örgütlenme ile olur. Örgütlenmeyen hiçbir toplumsal güç başarılı olamaz.


Örgütlenmeyen gruplar ancak başkalarını eleştirmenin kolaylığına sığınır ve başarısızlıklarına ( kendilerinden başka ) herkesi neden gösterirler. Bu tutum başarısızlığın inkarıdır. Bilinçli olanlar gerçeklerden korkmazlar. Gerçeğin inkarı sadece bilinci sislendirir, karartır. Örgütlerin de harekete geçebilmesi gerekir. Gerçekçi hedefleri belirleyen örgütlerin kararlılıkla harekete geçmeleri korkuların yenilmesinin anahtarıdır. Korkuyu yenecek olan, kararlı harekettir.

Böylece; bilinçli olunmazsa hiçbir şey yapılamaz. Bilinçli olunur ama örgütlenilemezse sadece konuşan ama hiçbir şey yapmayan grupçuklar oluşur. Bilinçli gruplar örgütlenir ama harekete geçmezlerse varacak hiçbir hedefleri olmadığından başarısız olurlar.


Korku başarısızlığa neden olmamıştır. Başarısızlık korkuya neden olmuştur. Sonra da bu kısır döngüden kurtulmak zorlaşır. Çünkü hareketin durağanlığa dönüşmesi, zihinsel felce yol açar. Zihinsel felç de, “Her şey bitti, artık bir şey değişmez” kötümserliğine yol açar ki içine düşülebilecek en büyük felaket budur.

“Bilinçli örgütlenme”nin hareketsiz kalması yaşam alanını “bilinçsiz örgütlenme”ye bırakır. Bu da toplumun felaketi olur. Bu felaket “bilinçsiz örgütlenme”nin başarısından değil “bilinçli örgütler”in başarısızlığından kaynaklanır.


Duruma doğru tanı koyamama, sorumluluk almada kayıtsızlık gösterme, yapılacak işleri başkalarından bekleme, hiçbir şey olmayacağını sanma, olan biteni görmezden gelme, gerçekleri kabul edememe, zamanında toparlanamama, başlıca yanlışlardır. Sonucu da “toplumsal korku”nun büyümesi ve yaygınlaşmasıdır.

Yapılması gerekenler bellidir ve yapılmalıdır. Yapılması gerekenlerin sorumluluğu kimlerde midir? Hepimizde.

Bende.

Sende.

Onda.

Hepimizdedir.

Gelecek hepimizin ortak geleceğidir. Geleceğimizi korku üzerine kuramayız.

Güncel görev korkuları aşmaktır.

Geleceğimiz bu başarıyı bekliyor.



Dr. Erdal Atabek
17 Ekim 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..