Müzik tarihimizin değeri geç anlaşılan dehalarından, Türk filmlerinin ezik erkeği, bir dönemin meyhanelerinin değişmez sesi Orhan Gencebay'dan bir klasik.... Dinleyelim...,
Lise yıllarında, daha yeni yeni bıyıklarımız terlemeye başlamış ve içki içmeyi bir marifet sayarken, dersler bittikten sonra okul yolu, küçük parkın girişinde, yerinde şimdi kuruyemişçi olan birahanede son bulurdu. İçeride esmer, bikinili bir afet, sahilde bir bungalowun panjuruna dayanmış ve bir ayağını dizden kırarak kaldırmış, bizi selamlardı.
Aynısı olmasa da, buna benzer bir resimdi.. |
O saatlerde daha kimse düşmezdi birahanelere. Bir-iki arkadaş biralarımızı içer, içkinin verdiği esrik ruh haliyle sallana sallana okula dönerdik. O zamanlar birahaneler pek bi modaydı. Şimdi göremiyorum o tür yerleri.
Bu daha çok kahvehaneye benziyor ama buna benzer yerlerdi... |
Her yer "bar" ve "kulüp" doldu. Hepsinin ayrı bir "trendi" var. "Türkçe Pop" her yere girdi, arabeski bile aratır oldu. O zamanlar arabesk'e burun kıvırılır, alternatifi olmayan TRT'de çalınmaz, boykot edilirdi. Orhan ve Ferdi birahanelerin en popüler assolistleri 'ydi. Dinlediğin sanatçıya göre Orhancı ya da Ferdici olurdun. Birisini dinliyorsan, diğerini dinlemek O'na ihanet etmek gibi birşeydi. Diğerinin hoşa giden şarkılarının gizli gizli dinlendiğini hepimiz bilir ama açık etmezdik.
Fazla dırdır etmeden bir bira açıp Orhan Baba'yı bir kez daha dinleme vaktidir. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu yazı için yorumlarınızı ekleyebilirsiniz..